okulların av sezonu açıldı aman dikkat



Evet, evet yanlış okumadınız. Okulların av sezonu açıldı. Her an sizi ve çocuğunuzu avlayablirler.

Malesef Türkiye'de okul işi, eğitim, kutsal görev, vakıf vs. tantanası ve görüntüsü altında inanılmaz büyük bir sektör. Her büyük sektörde olduğu gibi, okul işinde de çok profesyonel pazarlamacılar mevcut. Siz farkında olmadan, yada farkında olsanız da, altınızdan giriyorlar, üstünüzden çıkıp bir katakulli ile sizi ve çocuğunuza kancayı takmaya çalışıyorlar.

Kemerburgazın güzide okullarının birinde, girişte acayip alımlı, pirezantıbıl :) bir bayan bulunur. Uzun boylu, bakımlı, şık bir tayyör, topuklu ayakkabı, diz kapağının 3 parmak üstünde etek giyen bu bayan, siz ve çocuğunuz okula girdiği andan, siz ayrılana kadar yanınızda bulunur. Okulun nedenli profesyonelce yönetildiğini, aslında Türkiye'nin en güzide kolejinin mezunları tarafından kurulan bir vakıf okulu olduğunu, öyle güzel, böyle güzel anlatır durur. Siz kendinizi dünyanın en önemli velisi zannederken, çocuğun orada mutlu olup olmayacağını düşünmezsiniz bile.
Bu olay gerçek, bir veli, bu gezinti sırasında bu pazarlamacı bayana, okulun niçin yüzme havuzu bulunmadığını sorar. Bu bayanın cevabı hepimizin gözlerini yaşartacak şekildedir. "Çünkü öğrencilerimizin hepsinin evinde kendi yüzme havuzları var" der.

İstanbul'da durum böyle iken, İzmir çok farklı değil. Hatta bana sorarsanız İzmir'in sosyetik vakıf okullarında durum çok daha vahim. Okullar arasında acayip bir çekişme ve çamur atma yaşanıyor. Daha okuldan içeri ilk adımınızı attığınızda, Atatürk köşesinin, bilmemkaç misli büyüklükte bir pano var. Bu panonun tepesinde BASINDA OKULUMUZ yazıyor. Basında yer alan haberler başarı hikayeleri olsa canım yanmayacak. Bir bakıyorsunuz, yerel gazete yeni asır ve bazı çakma lokal cemiyet dergilerinden, nerde kokoş veliler var, Alsancak'ta Reyhan pastanesi civarında çocuklarıyla çekilen fotoğraflarıyla boy boy bu panoları süslüyor.

Benden size bazı tavsiyeler.

Bütçenizi belirleyin: Bu okullara ödemeyi çakıl taşı ile yapmıyorsunuz. Deste deste mavi kırmızı banknotlar bunlar, hatta bazı okullar, üzerinde Atatürk yerine Franklin'in fotoğrafı olan yeşillerden istiyor :) Bu parayı 1 kere vermiyorsunuz. 2 sene yuva desek, 8 sene ilköğretim 3-4 de lise olsa nerden baksanız 13-14 sene boyunca bu paraları ödeyeceksiniz. 6 ay sonrasına ne olacağı belli olmayan ekonomik durumları göz ardı etmeyin. Varınızı yoğunuzu çocuğunuz için en iyisi olduğunu düşündüğünüz okulda okutmak için harcamayın. Siz o paraları ödeyebilmek için ekstra çalışıp, çocuğunuza zaman ayıramamaktansa, daha makul bir okula verip, onunla kaliteli vakit geçirmek bence çok daha faydalı olacaktır.

Okulları ailecek gezin: Güzel bir ön çalışma yapın, bir liste hazırlayın ve okulları ailecek gezin. Sorularınızı önceden hazırlayın, ay ben kafama yazdım, unutmam demeyin, bu yukarıdaki prof. pazarlamacı ablayı düşünün, ayağınızı denk alın. Okulu gezmek, koridorda yürüyüp, tanıtım ofisine gitmek değildir. Sınıfları, tuvaletleri, yemek salonlarını, spor salonlarını gezin. Öğretmenlerle konuşun, özel durumunuz varsa anlatın, beklentilerinizi ifade edin. İsterseniz moleskin defterinize, ister B.Berrynize, ister kareli not defterinize her okulla ilgili notlarınızı alın.
Tatmin olmadıysanız, bidaha bidaha gezin, bidaha gelin, ayıp değil ya.

Feeeeeeedbackkkkkk: Geri bildirim diye bizim insan kaynakçı arkadaşların tabirine özen gösterin. Her gezi sonrası, hatta gezi sırasında, çocuğunuzun fikirlerini alın, not edin. ONUN FİKİRLERİNE SAYGI DUYUN ve söyle bakalım keremcan veya seçilsu senin bu ablalara sormak istediğin şeyler var mı? diye sorun. Hem çocuk kendinin adam yerine konduğunu hissetsin, hem de olayı sahiplensin.

Herşeyden önemlisi çocuğunuz için gerçekten doğru karar olup olmadığına lütfen dikkat edin.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, sonradan kafamda çakan şimşekleri, satır aralarına eklerim.

Nasıl olsa iyi-kötü av olacaksınız, bari çocuğunuz için en faydalı olacak avcıyı seçin ;)


2 comments:

Sedef said...

Doğru söze ne eklenir?
Bu da benden: arkadaşınızın, komşunuzun ya da bilmem kim hanımla beyin çocuğu gidiyor diye sizin çocuğunuz da aynı okula gitmek zorunda değil! Her çocuk farklıdır ve her aile de farklıdır. Önemli olan sizin önceliklerinize uyacak ve sizinle takım oyunu oynayacak okulu bulmaktır!
Bir de çocuklara öğrenmenin keyfini öğreten bir okul bulabilirseniz, hiç durmayın!

Defne Ongun Müminoğlu said...

Katılıyorum. Sadece bir ufak yorum : okul seçimini yaparken pek çok uzman kararı çocuğunuza verdirtmeyin diyor. Bunu özellikle sormuştum ki mantıklı geliyor. Çünkü 3 ya da 4 yaşında bir çocuk doğru ayırımı yapamayabilir. Söz konusu eğitim olduğu ve biz ebeveynlerin bu konuda doğal olarak onlardan çok daha fazla tecrübemiz olduğundan, yine burada da çocuğunu iyi tanımış anne babalar olarak, ona uygun olabilecek okulu bizim belirlememiz çok önemli.

Post a Comment

 
Copyright 2009 bigün şöyle bişey oldu. Powered by Blogger
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Wordpress by Wpthemescreator